top of page
Yazarın fotoğrafıSinem Çibaş Karlıklı

Evlilik ve Boşanmanın Adli Psikolojik Yönü

Güncelleme tarihi: 3 May 2023



EVLİLİK VE EVLENMENİN HUKUKSAL YÖNÜ


Ülkemizde karşıt cinsiyetten iki kişinin kanunlara uygun olarak, ruhsal ve bedensel olarak bir ömür boyu birlikte olma niyetiyle bir araya gelmelerine ve aile kurmalarına evlilik denir. Evlenme eylemi ile birlikte eşler arasında bir evlilik birliği kurulmuş olur. Ülkemizde 22/11/2001 tarihinde kabul edilen 4721 sayılı Türk Medeni Kanun ile evlilik birliğinin koşul ve şartları tek tek belirlenmiştir.

Türk Medeni Kanun'a göre olağanüstü durumlar ve önemli sebepler hariç, 17 yaşını doldurmuş her birey evlenebilir. Türk hukukunda aynı cinsiyete sahip iki kişi resmi olarak evlenemez. Evlilikle birlikte kişiler sadece cinsel ilişki birlikteliği değil, ahlak ve adap ile töreler gereği bir üretim ortaklığı, dayanışma, yardımlaşma ve sadakat ortaklığı da kurmuş olurlar [1]. Birden fazla kişi ile evlenmek Türk Hukukuna göre yasaktır.

Bir hukuk terimi olan “mutlak butlan”, sosyal yaşam içerisinde gerçekleşen yazılı ya da sözlü bir olayın geçersiz sayılmasıdır [5]. Türk Medeni Kanunu 145. madde aşağıdaki hallerde evlenmenin mutlak butlanla batıl olduğunu yazmaktadır:

  1. Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması,

  2. Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması,

  3. Eşlerden birinin evlenmeye engel olacak şekilde akıl hastalığı bulunması,

  4. Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması.


II. BOŞANMANIN HUKUKSAL YÖNÜ


Evlenmenin her iki tarafın rızası ile yapılan karşılıklı bir sözleşme olması gibi, boşanma da bu akitin bozulması durumudur. Burada mevzu bahis olan, evlilik sözleşmesinin imzalandıktan sonraki süreçte oluşan sebepleridir [1]. Belirli bir sebebe dayandırılmayan ve daha öncesinde sebepleri tahmin edilemeyen herhangi bir konu boşanma sebebi olabilir. Öncesinde belirlenmesi çok zor ya da mümkün olmayan bir olayın varlığı, eşlerin evliliğini sürmesini zorlaştırabilir ve bu durum evliliği sonlandırmaya yönlendirebilir [7].

Türk Medeni Kanunun ikinci bölümü “Boşanma”da, boşanma sebepleri olarak aşağıdaki maddeler belirlenmiştir:

161. Madde – Zina

162. Madde – Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış

163. Madde – Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme

164. Madde – Terk

165. Madde – Akıl hastalığı

166. Madde – Evlilik birliğinin sarsılması


III. HAK, FİİL, AYIRT ETME VE EVLENME EHLİYETİ


Türk Medeni Kanunun Kişiler Hukuku kısmı ilk olarak hak ve fiil ehliyetini açıklamaktadır. Medeni Kanuna göre hak ehliyeti “Bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil olmada eşittirler” demekte ve fiil ehliyeti “Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir.” demektedir [4].

Medeni Kanunun 10. maddesi “Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti sahibi olduğunu” belirtmektedir. 13. maddede “Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahip olduğunu” ve 14. maddede “Ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti olmayacağını” ifade etmektedir [4].

Türk Medeni Kanununun Birinci Bölüm ikinci ayrımı evlenme ehliyetinin koşullarını açıklamakta ve 125. madde “Ayırt etme gücüne sahip olmayanlar evlenemeyeceğini” ve 133. madde “Akıl hastaları, evlenmelerinde tıbbî sakınca bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla anlaşılmadıkça evlenemeyeceklerini” bildirmektedir [4].

IV. HUKUKİ SORUMLULUĞUN ORTADAN KALKTIĞI DURUMLAR

Bir kişinin bilinçli bir şekilde, özgürce, olayları kavrayarak ve bunlardan sağlıklı sonuçlara vararak, kendi çıkarları doğrultusunda, bireysel karar alma ve bu kararlarını eyleme dönüştürebilmesine “hukuki sorumluluk” denmektedir [3]. Medeni Kanun akıl hastalığı ya da akıl zayıflığı olanların hukuki ehliyetlerinin olmadığını ortaya koymaktadır. Hukuki sorumluluğu tam olan kişiler herhangi bir sözleşmeye imza atabilirler.

Türk Medeni Kanunun ilgili maddeleri incelendiğinde, bir kişinin hukuki ehliyete sahip olabilmesi için reşit olması ve ayırt etme becerisine sahip olması gerektiği anlaşılmaktadır.

Ayırt etme becerisi, zihinsel ve iradi olmak üzere iki temel psikolojik süreci olan bir kavramdır. Zihinsel unsur ile kişinin gerçekleştirdiği eylemin neden ve sonuçlarını değerlendirebilme yeteneği ve kişinin eyleminin olası tüm sonuçlarını anlamış olması kastedilmektedir. İradi unsur ise kişinin, eylemlerini gerçekleştirirken, dışarıdan gelen etkilere karşı koyabilme gücüne haiz olması ve eylemini özgürce yönetebilmesidir. Ayırt etme becerisine sahip bir kişinin iyi ile kötüyü, yanlış ile doğruyu, zararlı ile yararlıyı birbirinden ayırt edebilmesi beklenmektedir [6,8]

Türk Medeni Kanun'da ayırt etme becerisi kesin ve net bir şekilde ortaya konmamıştır. Ayırt etme becerisinin tespitinde baz alınan kavram, bu becerinin, kişi eylemi gerçekleştirdiğinde var olup olmadığıdır [8]. Genel yapısı itibariyle sağlıklı düşünen ve makul ölçülerde davranan bir kişi, korku, şaşkınlık, öfke vb. duygular neticesinde olumsuz sonuçlanan bir eylemde bulunabilir. Bu sebeple ayırt etme gücünü sürekli bir zihinsel beceri olarak düşünmemek gerekir [6].

Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, zeka geriliği, alkol ve/veya uyuşturucu/uyarıcı madde bağımlılığı kişinin ayırt etme becerisini olumsuz yönde etkileyebilmekte ve bu sebeple hukuki ehliyetini geçersiz kılabilmektedir.

Ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksun kalmasına neden olacak bir akıl hastalığına sahip kişi, Türk Medeni Kanun'a göre evlilik ehliyetine sahip olarak kabul edilmez. Bu sebeple akıl hastalığına sahip biri kişinin evliliği yapılmış olsa da mutlak butlan kabul edilmektedir.

Her akıl hastalığı, kişinin ayırt etme becerisini sürekli engellemeyebilir. Şizofreni, paranoid bozukluklar, demansiyel sendromlar, bazı sendromların uyarılmış ya da depresyon dönemi, psikotik ataklar vb. durumlarda kişinin ayırt etme becerisinden yoksun olduğu, dolayısıyla hukuki ehliyetinin kabul olmadığı anlamına gelmektedir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken, 1-2 ay ya da daha kısa süren ve ayırt etme becerisini ortadan kaldıran süreç, kişinin evlilik sözleşmesine imza attığı döneme rastlamasıdır.

Türk Medeni Kanun'un 165. maddesi incelendiğinde, boşanma için 3 sebebin oluşma şartının değerlendirildiği görülecektir:

1- Boşanma davası açıldığında akıl hastalığı var olmalıdır.

2- Resmi sağlık kurulundan akıl hastası tarafın iyileşemeyeceğinin sabit olduğuna dair rapor olmalıdır.

3- Bu hastalık eş için hayatı çekilmez hale getirmelidir [7].


Kişinin ayırt etme gücünü ortadan kaldıran nitelikte olması koşulunun istisnası, evlilikte gözlenmektedir: Türk Medeni Kanunun 133. maddesi, “akıl hastalarının evlenmelerinde sakınca bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla anlaşılmadıkça evlenemeyeceklerini” ifade etmektedir [8].

Türk Medeni Kanun'da kabul edilen bir diğer ayırt etme becerisine engel olan durum “akıl geriliği/akıl zayıflığı/zihinsel engellilik” olarak açıklanan durumdur. Akli becerilerin yeterince gelişmemesi ya da zaman içerisinde gerilemesi, kişinin makul düzeyde hareket etme becerisini engellediği durumlarda kişinin hukuki sorumluluğun olmadığı kararına varılır [8]. Akıl geriliğinde daha çok gözlemlenen, kişinin olayları değerlendiriş biçiminin ve özgür iradesi ile karar vermesi sürecinin olumsuz etkilenmesidir.


Kişinin sağlıklı düşünebilme, düşündüğüne uygun hareket edebilme ve dış dünyadan gelen etkilere karşı koymasını engelleyen bir diğer durum, kişinin alkol kullanmasıdır. Burada önemli olan, kişinin ne kadar ve ne tür alkol aldığı değil, sarhoşluk halinin kişinin düşünme ve özgür iradesi etkileyip etkilemediğinin belirlenmesidir.


Esrar, eroin, ekstazi, bonzai vb. uyuşturucu ve/veya uyarıcı maddeler de kişinin düşünce ve özgür iradesini etkileyebilir, dolayısıyla kişinin ayırt etme gücünü azaltabilmektedir. Bunların dışında ateşli hastalıkta hezeyan hali, uyurgezerlik, hipnoz altında olma gibi durumlar da ayırt etme becerisini azaltan, yok eden durumlara örnektir.


Her vakada kişi, süreç, hastalığı dikkatli ve detaylı bir şekilde incelenmeli ve uzmanlar bu incelemeler sonucunda evlilik ya da boşanma için görüşlerini bildirmelidir [1].

V. ADLİ PSİKİYATRİ VE RUHSAL MUAYENE


Hukuksal bir işlem sırasında kişinin sahip olduğu akıl hastalığının ve/veya akıl noksanlığının, kişinin ayırt etme becerisini etkileyip etkilemediğini, olayları irade, şuur ve özgürce hareket etme imkanı ile değerlendirme ve eyleme geçme becerisine sahip olup olmadığını değerlendiren uzmanlık alanı adli psikiyatridir. Adli psikiyatrlar kişinin algılama ve davranışı yönlendirme yeteneğini inceler ve kişinin hukuki sorumluluğa sahip olup olmadığı hakkında mahkemelere bilirkişi/uzman görüşü sunarlar. Bilirkişi kişinin akıl hastalığı, zeka geriliği, alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı olup olmadığını araştırarak kişinin fiil ehliyetini değerlendirir.

Ruhsal muayene mahkeme, noterlik vb. talebi ile başlar. Kişinin dava dosyası incelenir ve detaylı muayene ve gözlem yapılır. Bu muayene ve gözlemlerde kişinin genel fiziksel görünümünde dikkat çeken özellikler ya da kusurlar, görüşmeci ile ilişki kurma biçimi, konuşma biçimi, zekası, algılamasında nitel ya da nicel bozukluk olup olmadığı (halüsinasyon, ilüzyon ya da başka algısal bozukluklar olup olmadığı), bellek düzeyi, dikkat ve konsantrasyonu, yönelimi, düşünce oluşumu, gerçeği değerlendirme, yargılama ve soyut düşünce yetisinin durumu, düşünce akışı, fobi, obsesyon, sanrı gibi düşünce içeriklerinin olup olmadığı, duygulanım ve duygu durumu, dışa vuran davranışları, varsa hastalığına ilişkin iç görüsü incelenir [9].

Gerekli durumlarda psikolojik testler, nörolojik muayene, radyolojik incelemeler yapılır [3]. Bütün incelemeler bittikten sonra psikolojik değerlendirme yapılır ve kişinin hukuki ehliyetini ortadan kaldıran bir durum olup olmadığı tespit edilerek evlilik ehliyetine olmadığına ya da evliliğin sonlandırılmasına yönelik bir bilirkişi/uzman raporu hazırlanır [2, 10]. Bu raporda muayene sonucu alınan bütün bilgiler tek tek kayıt edilir, net bir tanı koyulur, yapılan tetkikler, uygulanan tedaviler kaydedilir ve öneriler sunulur. Raporun dili olabildiğince yalın, sade ve anlaşılır olmalıdır [11].

VI. SONUÇ VE TARTIŞMA

Ülkemizde karşıt cinsiyetten iki kişinin kanunlara uygun olarak, ruhsal ve bedensel olarak bir ömür boyu birlikte olma niyetiyle bir araya gelmelerine ve aile kurmalarına evlilik denir. Evlenmenin her iki tarafın rızası ile yapılan karşılıklı bir sözleşme olması gibi, boşanma da bu akitin bozulması durumudur.

Bir kişinin bilinçli bir şekilde, özgürce, olayları kavrayarak ve bunlardan sağlıklı sonuçlara vararak, kendi çıkarları doğrultusunda, bireysel karar alma ve bu kararlarını eyleme dönüştürebilmesine “hukuki sorumluluk” denmektedir. Türk Medeni Kanunun ilgili maddeleri incelendiğinde, bir kişinin hukuki ehliyete sahip olabilmesi için reşit olması ve ayırt etme becerisine sahip olması gerektiği anlaşılmaktadır.

Türk Medeni Kanun'da ayırt etme becerisi kesin ve net bir şekilde ortaya konmamıştır. Ayırt etme becerisine sahip bir kişinin iyi ile kötüyü, yanlış ile doğruyu, zararlı ile yararlıyı birbirinden ayırt edebilmesi ve eylemlerini özgürce, kimsenin etkisi altında kalmadan gerçekleştirmesi beklenmektedir. Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, zeka geriliği, alkol ve/veya uyuşturucu/uyarıcı madde bağımlılığı kişinin ayırt etme becerisini olumsuz yönde etkileyebilmekte ve bu sebeple hukuki ehliyetini geçersiz kılabilmektedir. Adli psikiyatrlar kişinin algılama ve davranışı yönlendirme yeteneğini inceler ve kişinin hukuki sorumluluğa sahip olup olmadığı hakkında mahkemelere bilirkişi/uzman görüşü sunarlar. Bilirkişi kişinin akıl hastalığı, zeka geriliği, alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı olup olmadığını araştırarak kişinin fiil ehliyetini değerlendirir ve ruhsal durum muayenesi raporu hazırlar. Bu raporda muayene sonucu alınan bütün bilgiler tek tek kayıt edilir, net bir tanı koyulur, yapılan tetkikler, uygulanan tedaviler kaydedilir ve öneriler sunulur.


KAYNAKÇA


[1] Cantürk, C. (2006). Evlilik ve Boşanma ile İlgili Adli Psikiyatri Uygulamaları. Türkiye Klinikleri J Foren Med, 3, 58-64. Erişim adresi: http://www.turkiyeklinikleri.com/article/tr-evlilik-ve-bosanma-ile-ilgili-adli-psikiyatri-uygulamalari-46252.html

(Erişim tarihi: 03.01.2018)


[2] Güdücü, B. (2011). Evlilik, Akıl Hastalığı ve Hukuksal Süreç. Anadolu BİL Meslek Yüksekokulu Dergisi,6 (22). 94-99.

(Erişim tarihi: 03/01/2018)


[3] Hızlı Sayar, F.G. (2017). Adli Fiil Ehliyeti Ders Notu Sunumları.


[4] Yalvaç, G. (2015). T.C. ANAYASASI TCK CMK CGTİK ve İlgili Mevzuat. Ankara: Adalet Yayınevi


[5] Toprak, M. (bt). Yokluk ve Butlan Nedir? Mutlak ve Nisbi Butlan Arasında Ne Fark Vardır? Erişim Adresi: http://www.mehmettoprak.com/2012/11/yokluk-ve-butlan-nedir-mutlak-ve-nisbi.html (Erişim Tarihi: 08/01/2018)


[6] Hamarat, M. (2015) Evlenmeden Mutlak Butlan Sebepleri. Erişim Adresi: http://www.hamarat.av.tr/contents/EVLENMEDE_MUTLAK_BUTLAN_SEBEPLERI.pdf

(Erişim tarihi: 05/01/2018)


[7] Güneşlioğlu, F. (2009). Boşanma ve boşanmanın hukuki sonuçları. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans tezi). Bahçeşehir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul).


[8] Erkan, V.U. Ve Yücer, İ. (2011). Ayırt etme gücü. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 60 (3), 485-522.

Erişim Tarihi: 09/01/2018


[9] Songur, E. (2017, 28 Aralık). Ruhsal durum muayenesi.

Erişim tarihi: 09/01/2018


[10] Adli Psikiyatri Nedir? (2016). Erişim adresi: http://www.aktuelpsikoloji.com/adli-psikiyatri-nedir-10406h.htm


[11] Doğan, E. (b.t.) Adli Raporlar. Mevlana Üniversitesi Tıp Fakültesi.

Erişim tarihi: 10/01/2018)


11 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

1 Comment


kolibant
kolibant
Apr 03, 2023

Çok faydalı hocam, teşekkür ederim...

Like
bottom of page