Duygularımız karmaşık ve çok yönlüdür ve kökleri biyolojimizdedir. Bir duyguyu yaşadığımızda, beynimiz fiziksel ve zihinsel durumumuz üzerinde derin bir etkiye sahip olabilecek bir dizi hormon ve kimyasal salgılar.
Duygu ile ilgili en önemli kimyasallardan biri dopamindir. Dopamin, motivasyon, ödül ve zevkte rol oynayan bir nörotransmiterdir. Keyif aldığımız bir şeyle karşılaştığımızda beynimiz dopamin salgılar, bu da kendimizi iyi hissetmemizi sağlar ve davranışı tekrarlamamız için bizi cesaretlendirir. Tersine, hoş olmayan bir şey yaşadığımızda beynimiz daha az dopamin salgılar, bu da bizi daha az motive eder ve davranışı tekrarlama olasılığımızı azaltır.
Duyguyla ilgili bir diğer önemli kimyasal ise serotonindir. Serotonin ruh halinin düzenlenmesinde, uykuda ve iştahta rol oynayan bir nörotransmitterdir. Serotonin seviyemiz düşük olduğunda, üzüntü, kaygı ve depresyon gibi olumsuz duygular yaşama olasılığımız daha yüksektir. Tersine, yüksek serotonin seviyelerine sahip olduğumuzda, mutluluk, neşe ve memnuniyet gibi olumlu duygular yaşama olasılığımız artar.
Güçlü duygular yaşadığımızda, beynimiz bu kimyasalları normalden çok daha fazla miktarda salgılar. Bunun fiziksel ve zihinsel durumumuz üzerinde önemli bir etkisi olabilir. Örneğin, stresli hissetmek kalp atışlarımızın hızlanmasına, kaslarımızın gerilmesine ve nefesimizin sıklaşmasına neden olabilir. Ayrıca kendimizi yorgun, sinirli hissetmemiz gibi ve odaklanamama sorunlarına yol açabilir. Strese kronik olarak maruz kalmak zamanla, kalp hastalığı, yüksek tansiyon ve depresyon dahil olmak üzere bir dizi sağlık sorununa yol açabilir.
Dopamin ve serotonine ek olarak, duyguyla ilgili birçok başka kimyasal da vardır. Bunlar arasında kortizol, norepinefrin, oksitosin ve vazopressin bulunur. Bu kimyasalların her biri duygusal deneyimimizde farklı bir rol oynar. Kortizol, bir tehditle karşılaştığımızda salgılanan bir stres hormonudur. "Savaş ya da kaç" tepkisine hazırlanmamıza yardımcı olur. Norepinefrin uyanık ve odaklanmış kalmamıza yardımcı olan başka bir stres hormonudur. Oksitosin sarılma veya seks gibi bağlanma deneyimleri sırasında salınan bir hormondur. Güven, sevgi ve bağlılık duygularını teşvik eder. Vazopressin, cinsel uyarılma ve doğum sırasında salınan bir hormondur. Sosyal bağlar ve çift bağlarında rol oynar.
Bu kimyasalların karmaşık etkileşimi, duygusal deneyimlerimizden sorumludur. Güçlü duygular yaşadığımızda, beynimiz bu kimyasalları normalden çok daha fazla miktarda salgılar. Bu durumun fiziksel ve zihinsel durumumuz üzerinde önemli bir etkisi olduğu muhakkaktır. Duygularımızı sağlıklı bir şekilde yönetebilmemiz için duygularımızın nasıl çalıştığını anlamak önemlidir.
Peki siz duygularınızı düzenlemekte zorlanıyor musunuz?
Bunun için ikinci yazıma göz atabilirsiniz.
Çok teşekkür ederiz hocam bu bilgilendirici yazı için.